0

Kentsel dönüşümde doğayı ve insanı temel almalıyız

Bilindiği gibi bir kent sadece binalardan, yollardan, köprülerden, meydanlardan ve benzeri şeylerden oluşmaz. Dönüşüm dediğimiz şey de bunların yıkılıp yapılmasından ibaret değildir. Çünkü kentler, her şeyden önce insanlar için bir yaşam çevresidir. İnsanlar için doğal yaşamın bir parçasıdır ve öyle kalmayı da sürdürmek zorundadır.

Kentlerimizdeki insanlar beton yığınları ile asfalt yüzeyler arasında sıkışmışlardır. İnsanlar arasında “uçurum” diye nitelendirilebilecek bir gelir farklılaşması da olmuştur. Kentsel dönüşüm aceleye getirilmeden, “yık-yap”a indirgenmeden, insan odaklı yürütülmesi gereken bir süreçtir.

Finansmanı olmayan, fizibilitesi yapılmayan; yani yapılabilir, uygulanabilir olmayan, geniş bir uzlaşı sağlanamamış projelerden ziyade fizibilitesi, planlaması yapılmış, uygulanabilir projelerin kamuoyuyla paylaşılması yerel yönetimlere olan güveni arttıracaktır.

Belediyeler, görev ve sorumlulukları gereği sağlıklı, güvenli ve yaşanabilir alanlar kurmak için doğal varlıkları, ekolojiyi, tarihi ve kültürel toplumsal değerleri koruyan, yaşatan ve geliştiren bir arazi kullanımı ve yerleşim politikası geliştirmelidir. Bütüncül planlama yaklaşımıyla çevreyi gözeten, dönüşüm alanlarında yaşayanların ihtiyaçlarını göz önüne alan, insanı ve insanca yaşamayı hedefine koyan bir planlama süreci başlatılmalıdır.

Sağlıklı ve yaşanabilir bir kent oluşturulabilmesi için tüm planlama ilkelerini kuralları ile mühendislik ve mimarlığın gerekliliklerini, disiplinin bir parçası olan kentsel dönüşüm uygulamalarında ele alınmalıdır.

Atılması gereken adımları ise şu şekilde öngörüyorum:

1- Kentsel dönüşüm alanı ilan edilmeden önce kentsel yenileme gibi hangi müdahale biçiminin uygulanacağının belirlenmesi için öncelikle deprem, yapı niteliği, taşkın, heyelan vb. risk alanındaki alanlar, yapı güvensizliği olan alanlar, kent kimliği açısından önemli alanlar olarak belirlenmelidir.

2- Kentsel dönüşüm uygulamalarında fiziksel, sosyal ve ekonomik açıdan sağlıklı ve yaşanılabilir bir çevre oluşturulabilmesi amaçlarının bütünsel olarak gerçekleştirilebilmesi için öncelikle sürece katılacak tüm aktörler dahil edilmeli ve finans kaynakları tarif edilmelidir.

3- Geliştirilen projelerde toplumsal, fiziksel, doğal çevre ve ekonomik koşullar birlikte ele alınmalı, proje alanlarına yönelik planlama kararları, kent bütünlüğünden koparılmamalı, ayrıştırılmamalı, projeler, başta ulaşım kararları olmak üzere çevresel etkileri analiz edilerek, kent planı ile bütünleşmiş olarak ele alınmalıdır.

4- Dönüşüm, sağlıklaştırma ya da yenileme öngörülen alanlar, kentin gelecekteki niteliğini belirleyen planlarıyla uyumlu, bütüncül bir bakış açısına sahip olmalı ve planlama, programlama, projelendirme ile parasal konulara dair süreç çözüm uygulama araçlarıyla bir bütün olarak ele alınmalıdır.

5- Dönüşüm projesine konu olan alanların yeniden yapılanmasında, konut alanlarının sağlıklı bir yaşam alanı niteliğine kavuşması için sosyal ve teknik alt yapı tesisleri birlikte ele alınmalı, kentsel ve sosyal donatılar insanca yaşama şartlarını sağlayacak şekilde oluşturulmalı, teknik alt yapısının ve sosyal donatı tesislerinin konutlarla eş zamanlı biçimde kullanıma geçmesi sağlanmalıdır.

6- Kentsel dönüşüme girecek alanlar ve yapılar, tüm tarihsel birikimi ve kültürel zenginliği ortadan kaldıracak şekilde değil, yenileme, iyileştirme, güçlendirme seçeneklerinin öncelikle araştırılması, tartışılması ve kararlaştırılması sağlanmalıdır.

7- Dönüşüm projelerinde kentleri kimliksiz hale getiren, tek tip mekân üretiminden vazgeçilmeli, kentsel mekânı parçalayan ve ayrıştıran uygulamalara son verilmeli, Gerek yerleşimin bütününde, gerekse tek yapı ölçeğinde yerelin özellikleri, kırsal dokusu, tarihi ve kültürel birikimi mutlaka korunmalı, özgün niteliği devam ettirecek toplumsal yaşam ve kültürel değerleri dikkate alan yaklaşım benimsenmelidir.

8- Dönüşüm projeleri hiçbir koşulda tarihi ve kültürel değerlere zarar vermemeli, bu niteliğe sahip alanlarda gerçekleştirilecek dönüşüm projeleri, tarihi ve kültürel mirasın korunması ve geliştirilmesi çabasında olmalıdır.

9- Yenileme, sağlıklaştırma ve dönüşüm süreçleri şeffaf olmalı, karar süreçleri ilgili toplum kesimleriyle paylaşılmalı, sürecin tamamında projeden etkilenen toplum kesimlerinin bilgiye kolayca erişebilme olanağı yaratılmalı, bu kapsamda dönüşüme konu olan sakinlerin sosyal açıdan zarara uğramaması ve yerinde dönüşüm ilkesi en önemli hedeflerden biri olmalıdır.

10- Projelerin uygulanması hiçbir koşulda yaşamları açısından sosyal ayrışmaya, toplumsal kırılmaya, sosyal bir yıkıma neden olmamalı, kent hakkı, kentli hakkı, konut dokunulmazlığı ve barınma hakkı ilkeleri kiracıları da kapsayacak biçimde kamusal güvence altına alınmalıdır.

11- Dönüşüm projelerinden etkilenen tüm kesimlere, ayrımsız biçimde, projenin başlanmasından sonuçlanmasına dek güvenli ve sağlıklı yaşam olanaklarına sahip geçici iskan olanakları yaratılmalı ya da günün koşullarına uygun kira yardımı yapılmalıdır.

12- Proje alanında yaşayan ve projeden etkilenen mevcut konutundan daha küçük, daha niteliksiz, daha düşük sınıfta konut verilmemelidir.

13- Kendi riskli binalarını yenilemek isteyen mülkiyet sahiplerine, yoğunluk artırmadan   uygulamada kolaylıklar getirilmeli ve yeni bir iş ve finans sistemi oluşturulmalıdır.

admin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir