Son zamanlarda çevresel kirlenmenin neticesinde oluşan “müsilaj” yıllardan beri zaten sinyalini veriyordu.
Bilinçsizce, plansız ve kontrolsüz yapılan yapılaşmalar nedeniyle doğayı, yani hayatımız için önemli olan yaşam kaynaklarımızı yok ediyoruz.
Bugünü geçiştirmek ve görmemezlikten gelmek aynı zamanda sermayenin tatlı yönü bu olumsuzluklara göz yumdurdu. Ayrıca yönetenlerin liyakatsiz ve o bilinçte olmayan kişilerden ve lobilerden oluşması da ciddi etken olmuştur.
Bir daha seçilememe endişesiyle belirli kesimlerin baskısı nedeniyle göz yummak bugün yaşadığımız çevresel kirlenmenin bir parçası olmuştur. İşten, bilimden, teknolojiden anlamayan veya takip etmeyenlerin sonucudur bugünkü olay.
Böyle devam ettiği takdirde daha vahim olaylarla karşılaşacağımız aşikârdır. Yaşam kaynaklarımızı ve eko dengenin ne kadar bozulduğunu, yaptığımız belirsizlikler nedeniyle de diğer canlıların neslinin tükenmesine olanak sağlıyoruz.
İstanbul’da Pendik ve İzmit tarafına doğru giden sahil hattında, Darıca, Hereke, Eskihisar, Topçular ve Körfez hattında daha çok yoğunlaşmalar var. Kurbağalıdere, Caddebostan, Bostancı sahili gibi kısımlarda da aynı sorun var ve biliyorsunuz ki, bu hat İstanbul’un metrekare başına en yüksek bölgeleri.
Oluşan müsilaj nedeniyle gayrimenkul fiyatları kısa vadede düşmez. Ancak problem kaynağından çözülmediği takdirde ve bu problem kalıcı hale gelirse işte o zaman gayrimenkul değerlerinin düşme tehlikesi olabilecektir.
Şu an zaten konut bulamama gibi sıkıntılar var. Fiyatlar hem inşaat maliyetleri hem de talep artışı nedeniyle çok yüksek.
Musilaj bu yüzden konut fiyatlarını şu an belirleyecek ana etken değil ama dediğim gibi problem çözülmezse, işte o zaman fiyatlarda düşüş meydana gelecektir.
Yaşam olmayan, sağlık olmayan, çevresel kirlenmenin olduğu yerde yaşam daha kaliteli olmayacağından gayrimenkul değerli olmayacaktır.